Katkı Maddeleri Nelerdir? Gıdanın Kimyasını Toplumsal Dinamiklerle Yeniden Düşünmek Bazen market raflarında dolaşırken elimizi uzattığımız bir ürünün etiketine göz atar, içinde ne olduğunu anlamaya çalışırız. “E322”, “E500”, “koruyucu”, “emülgatör” gibi terimler karşımıza çıkar ama çoğumuz bunların ne anlama geldiğini tam olarak bilmeyiz. Katkı maddeleri, modern gıda üretiminin görünmeyen ama her yerde olan kahramanları (ve bazen de tartışma konuları) hâline gelmiştir. Fakat bu yazıda sadece “katkı maddeleri nelerdir?” sorusunun bilimsel yanıtını aramakla kalmayacağız; toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi boyutlarda da düşünerek meseleyi çok yönlü ele alacağız. — Katkı Maddeleri Nedir? Temel Tanım ve İşlevleri Katkı maddeleri, gıdaların raf ömrünü…
8 YorumGünlük Notlar Yazılar
Kasko Neleri Karşılar? Sürprizleri Azaltan Büyük Rehber Kasko neleri karşılar diye hiç düşünmeden poliçe imzalayanlardan mısın, yoksa her maddeyi tek tek inceleyenlerden mi? Gel, beraber aklımızın bir köşesinde hep duran o soruyu netleştirelim. Çünkü kasko, sadece “aracımı koruyor” duygusundan ibaret değil; şehrin ritmine, iklimin sürprizlerine, teknolojinin hızına ayak uyduran, bugününü de yarınını da etkileyen bir güvence ekosistemi. Kasko’nun Kökeni: Denizden Yola, Yola Hayat “Kasko” kelimesi, köklerini deniz sigortacılığındaki “hull” (tekne gövdesi) sigortasından alır. Zamanla denizdeki “gövdeyi koruma” fikri, karadaki araçlara taşındı: gövdeyi, parçaları ve beklenmedik riskleri güvence altına almak. Yani kaskonun DNA’sında “maddi varlığı sürprizlere karşı ayakta tutma” refleksi var.…
8 YorumTüreme Argoda Ne Demek? Geçmişten Günümüze Bir Dilsel Dönüşüm Bir Tarihçinin Perspektifinden: Argonun Yolculuğu Dil, toplumun ruhunu yansıtan bir aynadır. Her kelime, her deyim, bir dönemin izlerini taşır. Bu, sıradan bir dil kullanımı olmaktan öte, tarihsel bir süreçtir. Bugün, “türeme” kelimesinin argodaki anlamını anlamaya çalışırken, bu kelimenin ortaya çıktığı toplumsal ve dilsel bağlamı da göz önünde bulundurmalıyız. Geçmişten günümüze argoda yaşanan dönüşüm, sadece dilin evrimini değil, toplumların değişen değerlerini ve normlarını da gözler önüne serer. Türeme ve Argo: Toplumun Yansıması Argonun tarihsel kökenlerine inmek, toplumsal sınıfların ve kültürel değişimlerin derinliklerine inmeyi gerektirir. “Türeme” kelimesi, dildeki evrimsel değişimlerle birlikte anlam kazanmış…
Yorum BırakTolga Güzide’nin Oğlu mu? Gerçeğin, Bilginin ve Varlığın Felsefi İzinde Bir filozofun gözünden bakıldığında, her soru yalnızca bir merakın değil, aynı zamanda varoluşun yankısıdır. “Tolga Güzide’nin oğlu mu?” gibi basit görünen bir soru bile, insan zihninin bilgiyi, ilişkileri ve kimliği nasıl kurduğuna dair derin bir felsefi kapı aralar. Çünkü her bilgi arayışı, gerçeğe ulaşma çabasıdır; her gerçeklik iddiası ise etik, epistemolojik ve ontolojik katmanlar taşır. Bu yazıda, bu soruyu yalnızca biyolojik bir ilişkiden ibaret görmeden, onun ardındaki felsefi yapıyı inceleyeceğiz. Gerçeği arayan aklın sınırlarını, bilmenin doğasını ve varlığın anlamını birlikte sorgulayacağız. Etik Boyut: Doğrunun Sorumluluğu Her bilgi arayışı etik bir…
Yorum BırakKarıncaya ne verilir? Mikro-komşularımızla geleceğin ortak sofrası Cinsiyete atfedilen kalıp rolleri pekiştirmemek için, bu yazıda “stratejik/analitik” ve “insan/toplumsal etki” odaklı iki bakışı cinsiyete bağlamadan iki tamamlayıcı perspektif olarak ele alıyorum. Sofrada bir kırıntı yere düşünce, mutfağın köşesinden beliren minik yolcular hemen fark edilir: karıncalar. Peki geleceğin şehirlerinde “Karıncaya ne verilir?” sorusunun cevabı sadece şeker mi, tuzak mı, yoksa bambaşka bir ortak yaşam protokolü mü olacak? Gelin, merakla ve samimi bir beyin fırtınası tadında; veriyle düşünenlerin “strateji-analitik” merceğiyle ve insan hikâyelerine bakanların “toplumsal etki” merceğiyle birlikte keşfe çıkalım. Bugünden yarına: “Karıncaya ne verilir?” sorusunun yeni bağlamı Eskiden bu soru iki uçta…
Yorum BırakSöz Verdım Kim Söylüyor? Güç, İktidar ve Vatandaşlık Arasında Bir Siyasi Söylem Analizi Bir Siyaset Bilimcinin Merakı: Gücün Sesi Kimde? Güç ilişkilerini, iktidarın görünmez ağlarını ve toplumun bu ağlar içindeki konumunu analiz eden bir siyaset bilimci olarak, “Söz verdim, kim söylüyor?” sorusu zihnimi kurcalıyor. Çünkü bir toplumda verilen her söz, yalnızca bir bireyin ifadesi değildir; aynı zamanda iktidarın kimin elinde olduğunu da gösterir. Söz, bir vaattir; ama aynı zamanda bir araçtır — yönetmek, ikna etmek, yönlendirmek ve bazen susturmak için. Siyasi alanda “söz”, sadece bir dil eylemi değil, bir güç performansıdır. Bir lider “söz verdim” dediğinde, bu ifade yalnızca bir…
8 YorumKarpit Lambası Nasıl Kullanılır? Taş, Su ve Biraz da Kahkaha ile Aydınlanma Sanatı Şunu en baştan söyleyeyim: Karpit lambası kullanmayı öğrenmek, sanki dedenin çay demleme ritüelini çözmek gibidir. Dışarıdan kolay görünür ama içine girince küçük detaylarla dolu bir dünyadır. Üstelik bu dünyada erkekler “hemen çalıştır, işi hallet” modunda strateji kurarken, kadınlar “önce ortamı hissedelim, romantik ışığı ayarlayalım” diye lambayı dekorasyona çevirir. Sonuç? Karpit lambası sadece ışık kaynağı değil, evde minik bir mizah laboratuvarıdır. Karpit Lambası Nedir? (Kısaca, Taş + Su = Işık Büyüsü) Önce tanım: Karpit lambası, içine yerleştirilen kalsiyum karpitin suyla tepkimeye girmesiyle asetilen gazı üretir ve bu gaz…
6 YorumKarnı Tok Sırtı Pek Deyim mi? Refahın Ötesinde Toplumsal Bir Yansıma Hayatta bazı sözler vardır ki, yalnızca günlük ihtiyaçlarımızı tarif etmekle kalmaz, içinde yaşadığımız toplumun adalet anlayışını, eşitsizliklerini ve değerlerini de açığa çıkarır. “Karnı tok sırtı pek” de bu sözlerden biri. İlk bakışta, oldukça basit bir durumu tanımlıyor gibi görünür: Aç değildir, üşümez, yani rahattır. Ancak biraz derin kazdığımızda, bu deyim aslında çok daha büyük soruların ve tartışmaların kapısını aralar. Refahın ne olduğunu, kimin için “rahatlık” sayıldığını ve bu rahatlığın toplumsal düzlemde neye mal olduğunu sorgulatır. Hazırsanız, gelin bu deyimin ardındaki anlamları birlikte çözümleyelim. TDK’ya Göre “Karnı Tok Sırtı Pek”…
Yorum BırakBir Ölçünün Tarihi: Perdede En mi Önce Yazılır, Boy mu? Tarihin tozlu sayfalarını karıştırdığınızda, en küçük alışkanlıkların bile nasıl bir medeniyet hafızası taşıdığını fark edersiniz. Bir tarihçi olarak, geçmişi yalnızca büyük savaşlar ya da antlaşmalarla değil; gündelik hayatın diline sinmiş alışkanlıklarla da anlamaya çalışırım. İşte “Perdede en boy hangisi önce yazılır?” sorusu da ilk bakışta teknik bir mesele gibi görünse de, aslında insanın dünyayı ölçme, düzenleme ve sınıflandırma biçimini anlatan tarihsel bir hikâyedir. Ölçünün Uygarlıkla Başlayan Yolculuğu İnsanlık tarihi boyunca ölçmek, yalnızca nesneleri değil; zamanı, gücü ve estetiği anlamlandırmanın da bir yoluydu. Antik Mısır’da piramitlerin ölçüleri, yalnızca mühendislik değil; kutsal…
Yorum Bırakİslam’a Sokulan Bid’at ve Hurafeler: Ekonomik Perspektiften Bir Değerlendirme Ekonomi, insan davranışlarını ve toplumsal düzeni anlamaya yönelik bir bilim dalıdır. Ekonomistler, sınırlı kaynaklarla sınırsız ihtiyaçlar arasında denge kurmaya çalışırken, bireylerin ve toplumların doğru seçimler yapmalarını sağlamak için çeşitli stratejiler geliştirirler. Ancak bu kararlar, yalnızca somut verilere değil, aynı zamanda inançlara ve toplumsal normlara da dayanabilir. Bu yazıda, ekonomik bir bakış açısıyla, İslam’a sokulan bid’at ve hurafelerin toplumsal ve bireysel düzeyde yarattığı etkileri inceleyeceğiz. İslam, aslında, insanların hem dünya hem de ahiret hayatlarında doğru ve dengeli kararlar alabilmesi için net ve açık ilkeler sunan bir din olarak kabul edilir. Ancak tarihsel…
Yorum Bırak