İçeriğe geç

Memurlar hangi gruba giriyor ?

Memurlar Hangi Gruba Giriyor? Kamu Statüsünün Konforu mu, Sınırı mı?

Köşeyi dönmeden söyleyeyim: “Memurlar hangi gruba giriyor?” sorusunu yıllardır yanlış soruyoruz. Cevap sadece “kamu” demek kadar basit değil; mesele, hangi hukuki statüye, hangi kurumsal kültüre ve hangi hesap verebilirlik sistemine dahil oldukları. Eğer bu sınıflandırmayı yüzeysel bırakıyorsak, memuriyeti de ezberlerle tartışıyoruz demektir. Gelin, ezberleri bozarak başlayalım.

Memur = Kamu Görevlisi: Ama Hangi Statü?

“Memur” dediğimiz kişi, özünde kamu sektöründe, statü hukukuna tâbi bir çalışan. İşveren devlet; iş ilişkisi, klasik anlamda bir sözleşmeden ziyade atama ve görevlendirme üzerinden yürüyor. Disiplin, performans, terfi, görevden alma gibi başlıklar da idare hukuku çerçevesinde şekilleniyor. Bu, memurun iş güvencesini güçlendirdiği kadar, esnekliğini sınırlıyor; kamusal sorumluluğu artırdığı kadar, piyasa dinamiklerinden yalıtıyor. Peki bu statü, kamu yararı ile bireysel haklar arasında adil bir denge kurabiliyor mu?

“Grup” Deyince Ne Anlıyoruz? 4/A–4/B–4/D Gerçeği

Gündelik dilde “grup” çoğu zaman istihdam türlerini ifade ediyor:

– 4/A (Memur): Kadrolu, statü hukukuna tâbi.

– 4/B (Sözleşmeli personel): Kamu hizmeti görüyor ama sözleşme temelli; esneklik artarken, kurumsal aidiyet tartışmalı.

– 4/D (İşçi): İş Kanunu rejimi; performans ve ücret pazarlıkları farklı mantığa sahip.

Buradaki eleştirel nokta şu: Aynı binada, aynı kamu amacı için çalışan insanlar farklı hukuki rejimlere bölünmüş durumda. Bu ayrım, kurum içi adaleti ve motivasyonu nasıl etkiliyor? “Eşit işe eşit ücret” idealine ne kadar yaklaşıyoruz?

Meslek Sınıfları: GİH’ten THS’ye, EÖHS’ten YHS’ye

Memurlar ayrıca meslek sınıflarına ayrılıyor: Genel İdare (GİH), Teknik (THS), Sağlık (SHS), Eğitim-Öğretim (EÖHS), Avukatlık, Din Hizmetleri, Yardımcı Hizmetler… Bu sınıflar, uzmanlığı tanıdığı ölçüde yerinde; ancak kademeler arası geçiş, liyakat temelli yükselme ve ücret dengesi her zaman aynı doğrulukta işlemiyor. Teknik sınıfta performans ölçmek görece kolayken, idari hizmetlerde ölçütler flulaşıyor. O halde soru şu: Değer yaratmayı ölçemediğimiz yerde sınıf sistemi motivasyonu nasıl besleyecek?

Sınırlar Neden Bu Kadar Bulanık? KİT’ler, Belediye Şirketleri ve Taşeron Mirası

Kamu İktisadi Teşebbüsleri, belediye şirketleri ve hizmet alımlarıyla, “kamu çalışanı” ile “memur” arasındaki sınırlar yıllarca flulaştı. Bir yanda iş hukuku rejimine bağlı çalışanlar, diğer yanda statü hukuku. Sonuç? Aynı amaç için üreten ama farklı kurallara tabi bir işgücü mozaiği. Bu tablo, verimlilik mi yaratıyor, yoksa eşitsizlik mi? Stratejik alanlarda tek tip statü esneklik kaybına, çok tip statü ise adalet algısına zarar vermiyor mu?

Güçlü ve Zayıf Yönler: Memur Statüsünün İki Yüzü

Güçlü Yanlar

– Kamu yararı odağı: Kararların piyasa dalgalanmalarıyla değil, toplumsal ihtiyaçlarla şekillenmesi.

– Öngörülebilirlik: Kuralların yazılı ve sürdürülebilir olması, kurumsal hafıza üretmesi.

– İş güvencesi: Bağımsız ve etik davranma cesareti için güvenli zemin.

Zayıf Yanlar

Performans ölçümü: Çıktının soyut olduğu alanlarda ölçütler zayıf; iyi ile orta performans arasındaki fark ücret ve kariyere yeterince yansımıyor.

Esneklik eksikliği: Hızlı dönüşen alanlarda (dijital, yapay zekâ, veri) mevzuat hızı geriden geliyor.

Siyasal etkilenebilirlik: Atama ve yükselme süreçlerinde liyakat–sadakat gerilimi kronik bir risk.

Provokatif soru: Memur güvencesini zayıflatmadan performansı nasıl güçlendiririz? Tersinden soralım: Performansı öne çıkarmak, kamu etiğini pazara mı devreder?

“Kamu Hizmeti” Kimin Elinde? Merkezî İdare–Yerel Yönetim–Düzenleyici Kurumlar

Memurlar, yalnızca bakanlıklarda değil; yerel yönetimlerde, düzenleyici- denetleyici kurumlarda, adalet ve güvenlik bürokrasisinde kamu hizmeti üretir. Bu geniş yayılım, koordinasyon sorununu büyütüyor: Aynı hizmete farklı standart, farklı ölçüt, farklı teşvik… O halde bir başka soru: Ulusal standart–yerel esneklik dengesini kim, nasıl kuracak? Merkezi şablon mu, yerelin inovasyonu mu?

Çıplak Gerçek: “Hangi Gruba Giriyor?” Sorusu Yetmez

Evet, memurlar kamu grubunda; ama asıl mesele, bu grubun hangi değerler, hangi ölçme-değerlendirme araçları ve hangi etik standartlarla çalıştığı. “Memurlar hangi gruba giriyor?” sorusunu şuna çevirelim:

Hangi kamu yararı tanımına hizmet ediyorlar, hangi yönetişim ilkeleriyle denetleniyorlar ve hangi yetkinliklerle geleceğe hazırlanıyorlar?

Şimdi tartışmayı büyütelim:

Tek statü mü, karma model mi daha adil ve verimli?

Liyakatı ölçen nesnel göstergeler neler olmalı?

Dijital çağda memur profilini nasıl yeniden tasarlarız?

Güvence–performans dengesinde kırmızı çizgi nerede?

Cevapları birlikte aramadan, ne “grup” tartışmasını bitirebiliriz ne de kamu hizmetini hak ettiği seviyeye çıkarabiliriz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort bonus veren siteler
Sitemap
prop money