Vasat Bir Öğrenci Ne Demektir?
Bir öğrencinin “vasat” olarak tanımlanması, eğitim sistemi ve toplumsal normlar tarafından biçimlendirilen karmaşık bir kavramdır. Bu yazıda, vasat bir öğrenciyi farklı açılardan inceleyeceğim. Hem analitik hem de insani bir bakış açısıyla, bu kavramın ne anlama geldiğini keşfedeceğiz.
İçimdeki Mühendis: “Vasatlık, Performansla Ölçülür”
İçimdeki mühendis, bana göre vasat bir öğrenci, performans ölçütleriyle tanımlanabilir. Eğitimde başarı genellikle objektif bir şekilde ölçülür: sınavlar, projeler, ders başarıları… Bu bakış açısına göre, vasat bir öğrenci, sınıfın ortalamasına yakın performans gösteren kişidir. Yani, ne çok başarılıdır ne de çok başarısız. Bazen belirli bir konuyu çözmede zorluk çeker, bazen de soruları geçiştirir.
Bu durum, mühendislik mantığıyla oldukça uyumludur. Sonuçlar ortadadır ve çoğu zaman bunları sayısal olarak ifade edebiliriz. Bir öğrencinin başarılı olup olmadığını değerlendirmek için veriye dayalı, somut göstergelere bakmak gerekir. Dolayısıyla, vasatlık da bu göstergeyle ölçülür. “Vasat” bir öğrenci, sürekli olarak ortalama bir başarı gösteriyordur. Bu da demektir ki, beklentilerinin gerisinde kalıyordur ama yine de tamamen başarısız sayılacak bir durumda değildir.
İçimdeki İnsan: “Vasatlık, Duygusal Bir Durumdur”
Ancak içimdeki insan tarafım, vasat bir öğrenciyi sadece sayısal verilere dayanarak tanımlamanın eksik olduğunu düşünüyor. Bir öğrencinin ruh halini, motivasyonunu ve kişisel değerlerini göz önünde bulundurmak gerekir. “Vasat” bir öğrenci, bazen sadece okulda karşılaştığı engeller nedeniyle umutsuz hissetmiş olabilir. İçsel güdülenme eksiklikleri, kaygılar veya geçmişte yaşadığı başarısızlıklar, bu öğrenciyi “vasat” bir seviyeye çekmiş olabilir.
Bana göre, vasatlık duygusal bir hâldir. Bir öğrencinin potansiyelini doğru bir şekilde kullanamaması, o öğrenciyi aslında “vasat” yapar. Kendisini yetersiz hissedebilir, belki de sistemin ona sunduğu kutularda sıkışmış hissediyordur. Toplumda, başarılı olmanın çok belirli bir şekilde tanımlandığı bir anlayış hâkimdir. Ancak her öğrenci aynı hızda öğrenmez ve her öğrenciye aynı öğrenme tarzı uygulanmaz.
Vasatlık, Bir Başarı Arzusu ve Çaba Eksikliği Mi?
Vasat bir öğrenciyi tanımlarken, çoğu zaman bu öğrencinin azim eksikliği yaşadığı söylenir. Gerçekten de “vasat” bir öğrencinin, öğretmenlerin ve çevresindekilerin beklentilerini karşılayacak bir çaba göstermediği gözlemlenebilir. Ama bu, öğrencinin başarısızlık ve tembellikten kaynaklanıyordur, demek de yanıltıcı olur.
İçimdeki mühendis diyor ki: “Belki de sorun, bu öğrencinin motivasyonunu ve ilgi alanlarını daha doğru bir şekilde belirleyememiş olmamızda yatıyordur.” Her öğrenci, öğrenmeye farklı bir hızda yaklaşır. Kimi öğrenci sadece dersten geçmeye odaklanırken, kimisi konuyu derinlemesine anlamaya çalışır. Ancak bazı öğrenciler, konularda yeterli çaba sarf etmediklerinde kendilerini “vasat” olarak tanımlarlar.
Ama içimdeki insan tarafım, bu noktada şunu söylüyor: “Bir öğrencinin, sadece dışsal motivasyonlarla hareket etmesi, onun ruhsal gelişimi açısından da eksik olur. Yani, bazen vasatlık, öğrencinin yalnızca çevresinin onu nasıl algıladığıyla ilgilidir.” Bu düşünce, kişisel değerlerle, içsel motivasyonlarla bağlantılıdır.
Toplumsal Baskılar ve Vasatlık
Vasat bir öğrenci olmanın bir diğer önemli boyutu, toplumsal baskılardır. Herkesin yüksek başarılar beklediği bir sistemde, bir öğrencinin ortalama bir performans sergilemesi, toplumda “yetersizlik” olarak algılanabilir. Bu da öğrencinin kendisini vasat olarak hissetmesine yol açabilir. Ancak bu, bazen sistemin hatalı işleyişinden ve başarıyı tek bir çerçevede tanımlamamızdan kaynaklanır.
İçimdeki mühendis, buna dair bir çözüm öneriyor: “Eğitim sistemi, sadece testlere dayalı olmamalı. Öğrencinin duygusal ve zihinsel gelişimini de kapsayan bir yaklaşım benimsenmeli.” Duygusal zeka ve motivasyonun ölçülmesi de önemlidir. Bu şekilde vasat bir öğrenci, potansiyelini doğru bir şekilde gösterebilir.
Vasatlık, Eğitimde Bir Dönüm Noktası Mıdır?
Vasat bir öğrenci, bazen başarılı olmak için gereken potansiyelini göstermekten çok uzak olabilir. Ancak bu, her zaman kalıcı bir durum değildir. Eğitim, gelişim ve öğretim süreçleri esnasında herkes, zaman zaman vasatlık deneyimi yaşayabilir. Her öğrenci için bu deneyim, bir öğrenme fırsatı olabilir. Yani, vasatlık bir sonuç değil, geçici bir aşamadır. Bir öğrencinin potansiyelini gerçekleştirebilmesi için ona doğru yönlendirici destekler verilmelidir.
Sonuçta, “vasat” bir öğrenci tanımının çok yüzeysel bir kavram olduğuna içimdeki insan tarafım tamamen katılıyor. Her öğrencinin gelişim süreci farklıdır, bu yüzden vasatlık sadece bir geçiş aşamasıdır. Eğitim sürecinde öğrencinin yalnızca akademik başarıları değil, kişisel gelişimi de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu şekilde, sadece sınav sonuçlarıyla değil, duygusal zekâ ve gelişimle de ölçülen bir başarı anlayışı oluşturulabilir.
Sonuç
Vasatlık, bir öğrencinin geçici bir durumudur ve bu durumu değerlendirmek için çok daha derinlemesine bir bakış açısına sahip olmak gerekir. İçimdeki mühendis ve içimdeki insan arasındaki tartışma, bu konuyu daha iyi anlamamı sağladı. Eğitimdeki başarı, sadece sınavlardan ibaret olmamalıdır. Vasat bir öğrenci olmak, öğrenme yolculuğunun bir parçasıdır ve bu yolculukta kişisel gelişim ve içsel motivasyon da en az akademik başarı kadar önemlidir.