Kanaviçe Hangi Ülkeye Aittir? Öğrenmenin Pedagojik Bir Yolculuğu Bir eğitimci olarak, öğretimin sadece bilgi aktarmaktan ibaret olmadığını, aslında insanların düşünme biçimlerini, duygusal bağlarını ve toplumsal değerlerini dönüştüren bir süreç olduğunu her gün daha fazla fark ediyorum. Öğrenme, insanların sadece bilgiye ulaşmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda onların dünyayı nasıl algıladıklarını, nasıl anlamlandırdıklarını ve birbirleriyle nasıl etkileşimde bulunduklarını değiştirir. Bu yazıda, öğrenme teorileri ve pedagojik yöntemler ışığında, geleneksel bir sanat formu olan kanaviçenin tarihi ve kökenlerini inceleyeceğiz. Kanaviçe hangi ülkeye aittir, bu sorunun ötesinde, öğrenme sürecinin bireyler ve toplumlar üzerindeki dönüştürücü etkisini nasıl anlamlandırabiliriz? Kanaviçe: Bir El Sanatının Kökeni Kanaviçe, genellikle iplik…
14 YorumEtiket: bir
Tolga Güzide’nin Oğlu mu? Gerçeğin, Bilginin ve Varlığın Felsefi İzinde Bir filozofun gözünden bakıldığında, her soru yalnızca bir merakın değil, aynı zamanda varoluşun yankısıdır. “Tolga Güzide’nin oğlu mu?” gibi basit görünen bir soru bile, insan zihninin bilgiyi, ilişkileri ve kimliği nasıl kurduğuna dair derin bir felsefi kapı aralar. Çünkü her bilgi arayışı, gerçeğe ulaşma çabasıdır; her gerçeklik iddiası ise etik, epistemolojik ve ontolojik katmanlar taşır. Bu yazıda, bu soruyu yalnızca biyolojik bir ilişkiden ibaret görmeden, onun ardındaki felsefi yapıyı inceleyeceğiz. Gerçeği arayan aklın sınırlarını, bilmenin doğasını ve varlığın anlamını birlikte sorgulayacağız. Etik Boyut: Doğrunun Sorumluluğu Her bilgi arayışı etik bir…
4 YorumKarıncaya ne verilir? Mikro-komşularımızla geleceğin ortak sofrası Cinsiyete atfedilen kalıp rolleri pekiştirmemek için, bu yazıda “stratejik/analitik” ve “insan/toplumsal etki” odaklı iki bakışı cinsiyete bağlamadan iki tamamlayıcı perspektif olarak ele alıyorum. Sofrada bir kırıntı yere düşünce, mutfağın köşesinden beliren minik yolcular hemen fark edilir: karıncalar. Peki geleceğin şehirlerinde “Karıncaya ne verilir?” sorusunun cevabı sadece şeker mi, tuzak mı, yoksa bambaşka bir ortak yaşam protokolü mü olacak? Gelin, merakla ve samimi bir beyin fırtınası tadında; veriyle düşünenlerin “strateji-analitik” merceğiyle ve insan hikâyelerine bakanların “toplumsal etki” merceğiyle birlikte keşfe çıkalım. Bugünden yarına: “Karıncaya ne verilir?” sorusunun yeni bağlamı Eskiden bu soru iki uçta…
8 YorumSöz Verdım Kim Söylüyor? Güç, İktidar ve Vatandaşlık Arasında Bir Siyasi Söylem Analizi Bir Siyaset Bilimcinin Merakı: Gücün Sesi Kimde? Güç ilişkilerini, iktidarın görünmez ağlarını ve toplumun bu ağlar içindeki konumunu analiz eden bir siyaset bilimci olarak, “Söz verdim, kim söylüyor?” sorusu zihnimi kurcalıyor. Çünkü bir toplumda verilen her söz, yalnızca bir bireyin ifadesi değildir; aynı zamanda iktidarın kimin elinde olduğunu da gösterir. Söz, bir vaattir; ama aynı zamanda bir araçtır — yönetmek, ikna etmek, yönlendirmek ve bazen susturmak için. Siyasi alanda “söz”, sadece bir dil eylemi değil, bir güç performansıdır. Bir lider “söz verdim” dediğinde, bu ifade yalnızca bir…
8 YorumKarpit Lambası Nasıl Kullanılır? Taş, Su ve Biraz da Kahkaha ile Aydınlanma Sanatı Şunu en baştan söyleyeyim: Karpit lambası kullanmayı öğrenmek, sanki dedenin çay demleme ritüelini çözmek gibidir. Dışarıdan kolay görünür ama içine girince küçük detaylarla dolu bir dünyadır. Üstelik bu dünyada erkekler “hemen çalıştır, işi hallet” modunda strateji kurarken, kadınlar “önce ortamı hissedelim, romantik ışığı ayarlayalım” diye lambayı dekorasyona çevirir. Sonuç? Karpit lambası sadece ışık kaynağı değil, evde minik bir mizah laboratuvarıdır. Karpit Lambası Nedir? (Kısaca, Taş + Su = Işık Büyüsü) Önce tanım: Karpit lambası, içine yerleştirilen kalsiyum karpitin suyla tepkimeye girmesiyle asetilen gazı üretir ve bu gaz…
6 YorumKarnı Tok Sırtı Pek Deyim mi? Refahın Ötesinde Toplumsal Bir Yansıma Hayatta bazı sözler vardır ki, yalnızca günlük ihtiyaçlarımızı tarif etmekle kalmaz, içinde yaşadığımız toplumun adalet anlayışını, eşitsizliklerini ve değerlerini de açığa çıkarır. “Karnı tok sırtı pek” de bu sözlerden biri. İlk bakışta, oldukça basit bir durumu tanımlıyor gibi görünür: Aç değildir, üşümez, yani rahattır. Ancak biraz derin kazdığımızda, bu deyim aslında çok daha büyük soruların ve tartışmaların kapısını aralar. Refahın ne olduğunu, kimin için “rahatlık” sayıldığını ve bu rahatlığın toplumsal düzlemde neye mal olduğunu sorgulatır. Hazırsanız, gelin bu deyimin ardındaki anlamları birlikte çözümleyelim. TDK’ya Göre “Karnı Tok Sırtı Pek”…
18 YorumBir Ölçünün Tarihi: Perdede En mi Önce Yazılır, Boy mu? Tarihin tozlu sayfalarını karıştırdığınızda, en küçük alışkanlıkların bile nasıl bir medeniyet hafızası taşıdığını fark edersiniz. Bir tarihçi olarak, geçmişi yalnızca büyük savaşlar ya da antlaşmalarla değil; gündelik hayatın diline sinmiş alışkanlıklarla da anlamaya çalışırım. İşte “Perdede en boy hangisi önce yazılır?” sorusu da ilk bakışta teknik bir mesele gibi görünse de, aslında insanın dünyayı ölçme, düzenleme ve sınıflandırma biçimini anlatan tarihsel bir hikâyedir. Ölçünün Uygarlıkla Başlayan Yolculuğu İnsanlık tarihi boyunca ölçmek, yalnızca nesneleri değil; zamanı, gücü ve estetiği anlamlandırmanın da bir yoluydu. Antik Mısır’da piramitlerin ölçüleri, yalnızca mühendislik değil; kutsal…
4 Yorum